Sözel Davranış Nedir

Sözel Davranış Nedir

Küçült Yazı Tipi Büyüt

Sözel Davranış Nedir? 

İletişim becerilerinde görülen yetersizlikler otizm spektrum gösteren bireylerin çevresiyle etkileşim kurmasında, ihtiyaçlarını ifade etmesinde ve arkanlarıyla ilgilerini paylaşmasında engel oluşturmaktadır. İletişim becerileri ve sosyal beceriler birbiriyle ilişkilidir ve dil becerilerinin gelişimi sosyal becerilerin ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadir. Dil ediniminin bu önemli işlevi nedeniyle, otizmli bireylerin iletişim becerilerini geliştirecek etkili eğitim yaklaşımlarının kullanılması gerekmektedir. Skinner’in sözel davranış analizi otizmli çocuklara iletişim becerilerini öğretmede yaygın olarak kullanılan ve etkililiği araştırmacılarla desteklenen yaklaşımlardan birisidir (Sundberg, 2007; 2008; Higbee & Sellers, 2011). Skinner sözel davranış kitabını 1957 yılında yayınlamıştır ve eğitimcilere hangi değişkenlerin dil davranışını kontrol ettiğini anlamalarında yardımcı olacak kavramsal bir çerçeve sağlamıştır. (Bondy, Esch, Esch ve Sundberg, 2010). Sözel davranış, öğretim aracı ya da öğretim stratejisi değildir; bunun yerine, dil davranışının analizidir ve davranış ilkeleri, yani pekiştirme ve şekil verme kullanılarak işlevsel bir dil öğretimi amaçlanmaktadır.

B.F. Skinner 1957 yılında yayınlanan Sözel Davranış kitabında, davranışcı yaklaşımın dili anlama ve öğrenmede nasıl uygulanabileceğini göstermektedir (Tincani, Bondy, Crozier, 2011). Sözel davranış “bir başka kişinin aracılığıyla pekişen davranış.” olarak tanımlamıştır (Skinner, 1957, s.2). Bu tanımda sözel davranışın dört önemli özelliği vurgulanmaktadır. İlk olarak, konuşmacının davranışları, doğrudan değil, daha çok bir dinleyicinin davranışlarıyla pekişmektedir. Örneğin, bir çocuk arabayı elde etmek istediğinde, “araba” der ve yetişkin çocuğa istediği arabayı verir. Bu bir sözel davranış örneğidir çünkü çocuğun davranışı bir başkasının davranışı aracılığıyla pekişmiştir. Verilen örnekteki sözel davranışın olumlu pekiştirmeye maruz kaldığı düşünüldüğünde ileride aynı koşullar oluştuğunda çocuğun aynı kelimeyi kullanma olasılığını artması beklenmektedir. İkincisi, dil öğrenilen bir davranıştır ve dil edinimi davranışları kontrol eden aynı tur çevresel değişkenler ve temel davranış ilkeleriyle açıklanabilir (örn. Uyaran kontrolü ve pekiştirme) (Bondy, Esch, Esch, & Sundberg, 2010). Örneğin, havada bir uçak olduğunda, çocuk onu görür ve “uçak” der. Yetişkin, “Bu doğru, o bir uçak” diyerek ona cevap verir. Bu sözel davranış örneğinde, davranış sözel olmayan ayırt edici bir uyaran (yani uçak) tarafından kontrol edilir ve pekiştirme ile devamlılığı sağlanır (Sundberg, 2007, 2008; Higbee & Sellers, 2011).

 Üçüncüsü, grammer ve ses yapısı gibi dilin biçimsel özelliklerine odaklanan dil bilimcilerden farklı olarak Skinner, kelimeleri niçin ve neden kullandığımıza odaklanarak dili işlevsel boyutta analiz etmiştir (Greer ve Ross, 2008). Dilin biçimine veya topografyasına odaklanan dil kuramlarına göre, dil edinimi doğuştan gelmektedir. Dil kullanımında bir gecikme veya eksiklik varsa, o zaman bu eksikliğe nörolojik anormalliklerin neden olduğu söylenmektedir. Bu tür bir yaklaşımda, dil öğretimi sesler, kelimeler ve gramer yapıları gibi dilin biçimsel özellikleri üzerinde odaklanmaktadır, fakat dilin işlevsel yönü göz ardı edilmektedir (Tincani, Bondy ve Crozier, 2011). Skinner ise, dili işlevlerine ayırmış ve sadece dilin biçimsel özelliklerinin neden ve hangi durumlarda sözel davranışın gerçekleştiğini anlamamızda yetersiz kaldığını ileri sürmüştür (Tincani, Bondy ve Crozier, 2011).

 Dördüncüsü, sözel davranışın sözel iletişim şekillerinden bir tür olması gerekmediğidir, çünkü Skinner'ın sözel davranış sınıflandırması yapısal değil işlevseldir (Sundberg, 2007). Sadece sözlü iletişim şekilleri değil, bir arabayı işaret etme ve ağlama gibi davranışlar sözel davranış olarak tanımlanabilir. Bir çocuk dikkat çekmek için ağladığında, yetişkin çocuğun davranışının farkında olur ve dikkatini verir. Çocuk ve yetişkin arasında sosyal bir etkileşim kurulmaktadır ve davranış, yetişkin eylemi ile pekiştirilir (Sundberg, 2007; Catania, 1998 s.262).

 Skinner, dilin çeşitli işlevlerini açıklamak için iletişim davranışlarının öncül, davranış, ve sonuçlarını gösteren edimsel bir analiz kullanmıştır. Bu yaklaşıma göre Skinner iletişim türlerini işlevlerine göre sınıflandırmıştır. Temel dil işlevleri şunlardır: istek bildirme (mand), adlandırma (tact), sözel taklit (echoic), ve sözel uyarana sözel tepki (intraverbal). Bu temel dil işlevleri geleneksel dil kategorisinde “ifade edici dil” olarak tanımlanmaktadır.

 Skinner ayrıca iletişimde dinleyicinin rolünün de önemli olduğunu belirtmektedir. Dinleyici davranışı, yönergeleri takip etme ve birçok nesne arasından istenileni seçme gibi önemli davranışları içerir. Skinner tarafından tanımlanan diğer sözel işlevler arasında metin davranışları (okuma), transkripsiyon (yazım) ve metin kopyalama (görülen kelimeleri yazma) bulunmaktadır. Diğer birçok beceriyi öğrenmek için gerekli olan bir başka davranış kategorisi de motor taklittir (başkasının yaptığı aynı motor hareketleri yapmak). Bu bölümde sadece temel sözel işlevlere yer verilecektir.

 

Tablo1: Sözel Davranış Sınıfflandırması ve Tanımları

İstek Bildirme

İstediği nesneleri alabilmek için sorma (örn. “şeker istiyorum.”)

Adlandırma

Olayları, nesneleri ya da eylemleri   isimlendirme (örn. uçak gördüğünde çocuğun “uçak” demesi)

Sözel Taklit

Başkasının çıkardığı sesleri ya da söylediği kelimeleri aynısını söylemek (örn. Başkası “kitap” dedikten sonra “kitap” demek)

Karşılık Verme

Soruları cevaplama ya da sözel letişime sözlü yanıt verme (örn. Öğretmen “kaç yaşındasın?” diye sorduğunda “10” demesi)



Uyarlandigi kaynak: VB-MAPP: Verbal Behavior Milestones Assessment and Placement Program by Sundberg, M.L. 2008 Avb Press: Concord, CA